Mimarlığın Çuval Teorisi İçin Bir Manifesto
Hikâye
Yapı; dönüşümlerin, bilinmezliğin ve dağınıklığın hayat hikâyesini içinde tutan bir kutu, bir çuval ya da bir havuz olabilir mi? Böyle tanımladığımızda mevcut yapılar, dönüşümün başladığı yerin ta kendisi olur ve mimarlık, gelişebilmek için boş parsellere muhtaç olmaz.
Teori
Ursula K. Le Guin, Kurgunun Çuval Teorisi’yle bize anlatılan hikâyeleri, başroldeki kahramanları ve nesneleri sorgular. Bize miras kalan imgeleri, kemikleşmiş güzellik ve işlevsellik algılarımızı değiştirmeye hazır mıyız? Mimarlığı nesneler yerine hikâyelerle tanımlarsak, evet.
Bağımlılık
İnşaat, mekânsal ihtiyaçları karşılamak yerine ekonomik döngülerin sürekliliği için yapıldığında bir bağımlılığa dönüşür.
Hayaletler
Mimarlığın Çuval Teorisi, ihmal edilmiş olanların hikâyesini açığa çıkarmakla başlar. Yokluğu fark edilmeyen âtıl yapılar, gizlendikleri perdenin arkasından çıkarılıp sahneye getirildiğinde bütün mizanseni değiştirir. Kahraman yapıların başarı öyküleri yerine terk edilmiş yapıları dinlediğimizde ne olur?
Entropi
Terk edilmiş yapılar entropiktir. Mevcut yapılar, barındırdıkları tüm kaos ve ihtimallerle yeryüzünün uzantılarıdır; her biri birer malzeme ve anı kaynağıdır. Âtıl yapıları canlandırarak, yeryüzünün her yeni inşaatta sil baştan şekillendirilmesinin önüne geçebiliriz.
Son Kullanma Tarihi
Raf ömrü Kahramanlar için geçerlidir, binalar için değil. Bina yapmak, bir uzlaşının sonucudur. Uzlaşma ortadan kalktığında binaların ömrü dolar.
Neden Yıkıyoruz?
Eskiye, çirkine, modası geçmiş ve terk edilmiş olana tahammülümüz olmadığı için yıkıyoruz. Kentlere ve gezegene zarar veren bu alışkanlığımızı ya kaynaklar tükendiği için mecburen ya da kaideler üzerinde poz veren binaları görmekten sıkılıp hikâyeyi dinlemeyi tercih ettiğimizde bile isteye geride bırakacağız.
Olay Yeri İnceleme
Bütün bir yapının akıllı telefonla taranabildiği günümüzde, teknolojiyi mevcut yapıları incelemek ve teşhis etmek için daha etkin kullanabilir miyiz? Teknoloji, yapıları kırılgan kahramanlar olmaktan kurtarabilir mi?
Concrescere*
Beton için yapılmış ilk tariflerden biri, zamanla raf ömrü tükenen çağdaş betonun aksine zamana karşı dirençli olmak üzere Romalılar tarafından geliştirildi. Mevcut yapıların çoğunluğunu oluşturan betonu ve onunla olan ilişkimizi yeniden düşünmeliyiz.
Tamir Dükkânı
Tamir, mimar ve ömür sözcükleri, canlandırmak anlamını taşıyan aynı kökten gelir. Binalar da tıpkı makineler gibi canlı kalabilmek için düzenli olarak bakıma ve tamire ihtiyaç duyar. Tamir etmek, yüzeysel bir çekidüzen yerine mühendislik, tasarım ve zanaatı içeren topyekûn bir bakımı ve canlandırmayı gerektirir.
Venedik Tüzüğü – Dönüştürülmüş
Koruma arzusunun temelinde Kahraman’ın eski şatafatlı günlerine duyulan özlem yatar. Oysa dönüşümün ihtiyacı olan bir Kahraman değil, işleyebileceği bir hikâyedir.
Mevcuttan Öğrenmek
Mevcut yapıların var olmasını, terk edilmesini ve yeniden canlanmasını sağlayan, ilişkileridir. İlişkiler mimarlığı daha karışık, daha kaotik ama aynı zamanda daha güçlü kılar. İlişkileri yok saymak yerine onlardan ders çıkarmak için yöntemler geliştirmeliyiz. Mevcut yapıları dönüştürmek inşaat endüstrisinin, mimarlık pratiğinin ve eğitiminin odağında yer alabilir mi?
Test Sürüşü
İnsanlar binaları canlı tutar, binalar da insanların bir arada olmasını sağlar. Bu simbiyotik ilişkiyi başlatmak için ilk adımı mimarlık atar. Basmakalıp güzellik ve çirkinlik algılarımızdan makine öğrenmesiyle, algoritmalarla veya yapay zekâ modellerinin yardımıyla kurtulabilir miyiz? Elimizdeki terk edilmiş bina arşivinin bu yollarla canlandığını hayal etmek mümkün mü?
Dönüştürenler
Yıkmanın ve inşa etmenin başrolde olduğu bir kahramanlık hikâyesinde, dönüştürmeye yer yoktur. Gezegenin artık daha fazla kahramanlık anlatısına değil, dönüştürenlerin kapsayıcı ve umut veren hikâyelerine ihtiyacı var.
Havuz
İnsanları içine alan bina, gücü temsil eden binadan çok daha önce vardı. Mimarlığın Çuval Teorisi, terk edilmiş bir yüzme havuzunun, kamusal bir dinleme ve paylaşma havuzuna dönüştürülmesinden türetildi.
* Bazı Batı dillerinde beton anlamına gelen concrete kelimesinin kökeni, Latince “birlikte büyümek” anlamına gelen concrescere’ye uzanıyor.